Images

Zweıg'le Starbucks'ta Satranç



   Soğuğun böylesi görülmemişti uzun süredir bu mevsimde, hem ne vardı yana yakıla o kitabı arayacak, Bozkır Kurdu'da bozkırında kalsaydı ya. Bilmem kaçıncı sahafta çalan telefonun melodisi, adrenalini neden hissettirir ki? Bekleteceğin in Zweing'e dönüşeceğini bilse, birkaç sahafı es geçerdi belki de. Olsun beklesin koskoca bir Eylül'le baş etmişti birkaç dakikanın sözümü olurdu. Rakibin inatçılığı, kafasındaki sorular, cevabı bulabilecek miydi? Yedinci sahafta kitabı bulup Starbucks'tan girerken logosundaki karakterle uyumunu düşünürken yakaladım kendimi, Starbucks ada olarak daha anlamlı oluyordu.

Derin bir nefes alıp tüm kokuları çektim içime. Kahramanın sevimliliği tüm kuşkularımı alıp götürdü yine, hayır Polyanna'ya bağlamıyorum sadece ön yargı yok diye hatırlattım zihnime. Bir yanda soğuk, diğer yanda sıcacık bakışlarla eriyip gitmek üzereyken, Satranç tahtası çıkıverdi . Piyonlar la başladık, kahrolası tahta aslı gibi değildi, renkler siyah beyazdan yeşil, maviye dönüşmüştü ki, mavi grileşti çoğu zaman. Korkusuzca şah çektiğim çok oldu ya iyi korudu şahını, aldığım filler, verdiğim kaleler derken hiç beklenmedik bir sözcükle mat oldum. " İnsanım sonuçta"..
Ekimin Şubata benzeyen soğuğunda, ha bire grileşen maviye bakarken zihnimde yankılan ansa " Ne yani ben insan değil miyim" sözcüğüydü..
Nurten Yurt

0 yorum :