Images

Karaköy

En son Yeldeğirmeninin kanatların daydım. Sayfaların arasında kalmışım, bu gün buluşmaya giderken fark ettim. Boğazın sularına bıraktım kalanları, dalgalar alıp götürdü. Tarihi Yarımada selamladı önce, ardından Galata. Karaköy’ün arka sokaklarında Karabatak denen şirin bir kafede buluştuk. Yeni arkadaşlarla tanıştım, eskilerle hasret giderdik. Bergamotlu çayı yudumlayıp düştük yollara. Fransız geçidi, arka sokaklardan sonra vurduk kendimizi parke taşlı meşhur sokağa. Sokağın başından Yüksek Kaldırıma ve Bankalar caddesinden Salt Galata’ya. Bina, Fransız asıllı Levanten Mimar Alexandre Vallaury tarafından Bank-ı Osmanî-i Şahane için1892 yılında tasarlanmış.
Salt Galata da Düşlerin Sonu adlı harika bir çalışma var. Gitmediyseniz kaçırmayın. Alt kattaki bölümde müze olarak restore edilmiş. Osmanlı Bankasının kasa dairelerinin içinde ve etrafında düzenlenen müze, Osmanlı İmparatorluğu’nun merkez bankası ve hazinedarı olarak görev yapan Osmanlı Bankası’nın tarihine ışık tutuyor. Kesilen koçanlardan, tutulan defterlere, çalışan personel kayıtlarına kadar muazzam bir hazine. Belleğimden kopup gelen siyah defterlerin kokusunu duymak güzeldi. Paşanın ruhu yanı başımda dolaştım kasa dairelerini.

Personel kayıtlarına bakarken çıktı karşıma. Seniye Sadık Hanımmış adı. 1900 İstanbul doğumlu, Kadıköy Modadaki Fransız Rahibelerinin okulunda beş yıl okumuş. Fransızca, İtalyanca ve Türkçe okuyup yazabiliyormuş. Daktilo bilgisi varmış. Evlenmiş ayrılmış, Moda caddesinde ikamet etmekteymiş. 1927 Şubatında memur Münir beyin referansı ile tercüman olarak başlamış bankadaki görevine. Üç hafta sonra tahsilat servisine atanmış. Stenografi öğrenip uygulamaya geçtiği aylarda gözlerinden rahatsızlanmış. 1928 Eylülünde yapılan ayarlamalarla görevine son verilmiş. 1929 da tekrar görevine dönmek istemiş Seniye Sadık Hanım ama alınmamış. Bu kadardı hakkındaki bilgi bir de resmi vardı siyah beyaz. Böyle oluveriyor işte Paşa yetmiyor, bir de Seniye hanım çıkıveriyor bir yerlerden katlayıp koyuveriyorum sayfaların arasına. Bekle diyorum öyle çok var ki bekleyen, senin de vardır bir zamanın.
 

Ülke kadar karışık bir dünya yazıyordu. Bankanın müşteri portföyü gibi, personelde Yunan, Fransız, İtalyan, Rum, Ermeni ve Hristiyan Araplardan oluşuyormuş. Osmanlıların beşte birini oluşturan Müslüman memurlar ise genellikle en düşük seviyeli memurlarmış. Bunun nedeni bankanın ayırımcı politikasından çok, ülkedeki eğitim, kültür ve zihniyet alanlarından oluşmuş farklılıklarının sonucuymuş.

Salt Galata’nın mermer merdivenlerini adımlarken kafamın içindeki değişmeyen zamanı, döner kapısından çıkarken bıraktığımı zannetmiştim. Tarihi Bankalar Lokantasında duydum, YGS sonuçları açıklanmış. Sonuçları konuşup yemek servisini beklerken karşıki binanın damındaki yeşilliklerin arasındaydı bizim Seniye Sadık Hanım.

Nurten Yurt

0 yorum :