Images

Bayramı Yaşa

Bayramın o dinginliği sarmış şehri. Genç trafiği artmış, yaşlılarla hemhal olmak için uygun zaman. Anımsamak, paylaşmak, tatil fırsatından yararlanıp, gönül almak. Mezarlıklar dolup taşıyor, ruhların ziyaretçileriyle hu çeken selviler yeşil yeşil.

Zaman bazen akmıyor sanki öylece duruyor. Eski bayramlar diye başlıyor biri, kolonyanın kokusu misafir oluyor burun direğine. Şekerin eriğiyi yapışıyor dişine. Kaybettiklerinin sesi kulaklarında çınlıyor. Kapının ziline telefonun sesi karışıyor. Bir şeyler oluyor işte, ne bileyim büyükler çocuk olmuş, çocuklar büyük büyük bakıyor. Hayat günün içinden değilde bir ekrandan akıveriyor bazen.

Tatil yerleri dersen bir başka bu bayramda. Yağmur yazın kötü resimlerini silmeyi görev edinmiş. Durmadan yağıp ne varsa silip süpürüyor.

Kurbanlar kesilirken, kasaplar keserken sakatlanıyor. Kaçan boğa görüntüleri, şehrin içinde safariye çıkmış insanlar absürd komedi tadında ekranların en sevilenlerinden.

Sevdikleriyle olana her gün bayram. Tatil var işte bir o farklı olan, tatilde ne yapacağını şaşıran bir oraya bir buraya savrulan insan. Doğanın en güzel zamanı, tüm renklerini kuşanmış. Sarıdan, kızıla, kırmızıya, kahverengi ve siyaha dönüşün dönüşümün tuali var.

Uzun zamandır göremediklerini görmek için fırsat var. Ara, git ulaş ve kucaklaş. Paylaş vaktin varken zamanı ve sevgiyi. Unuttuğun ne varsa hatırla.
Bayram bu gün zaman varken senin için bayram neyse onu yaşa..


Nurten Yurt
Images

Şehrin Ağaçları


  Ağaçları da okumalı insan.  Şehrin ağaçları çok şey anlatır insana.  Tek tük betonların arasında kalmış olsalarda dokun onlara sarıl, yaşam ulaşır sana. Kulağını daya, sırtını daya otur dinle, tüm gördüklerini anlatır.  Yaprakların rüzgarla yaptıkları senfoniyi duyarsan, türlü hikayeler anlatırlar.

  Efsunludur onlar, zarar veren ah alır iflah olmaz.  Yaş kesen baş keser unutma. Meyve verene sakın dokunma.  Bütün yapraklarını döküp çırılçıplak kaldığında kış ortasında seyret.  Nasılda karanlık bir görüntüsü vardır.  Oysa inatla sarılır hayata, baharda verir tomurcuklarını.  Yeşil yapraklar arasında giyer gelinliğini, nazlı nazlı süzülür. Yağmura rüzgara inatla karşı koyup sunar meyvelerini insana.

 İlla bir ağaç olacaksan çınar ol. Bir bak çevrendeki ağaçlara, oku onları nasıl yaşarlar.  Yaşarken kimler onunla birlikte yaşar. Çınar yüzyıllar boyu meydan okur yaşama. Bir yanı ölürken diğer parçasıyla tutunur hayata.  İçi çürür, dışı yaşar, mücadele eder.  Köküyle tutunur toprağa inatla.
 Bir çınarın gölgesinde rahat uyur insan, huzurla.

   Budanmaya gerek kalmadan sen feda et bırakman gereken fazlalıkları. Sürmek istediğin sürgünleri fışkırt topraktan.  Tohumlarını saçmak istiyorsan bırak rüzgara savursun dört bir yana.  Doğa her daim fısıldar sana gerçeği duymasını bil.

  Yaralandın mı? Kapılma çürük tarafına.Kocadın mı? Dön güneşe, sıkıca sarıl köklerine.  Fışkırsın hayat diğer dallarından.

Nurten Yurt
Images

Dalgalara


Gözden giren elden çıkmalı diyor Aşık Paşa. Gel gör ki çıkmıyor gördüklerim. Gördüklerimin tarifi yok. Sözlükte sözcük yok anlatamıyorum. Zira bütün sözcükler harfler birbirinin içine girmiş, karmakarışık. Görmek istemiyorum diyorum. Görmedim inkarı zor bu görüntünün. Yaşadığın çağda her görüntüye görmedim deyip gidebilmek, silebilmek zor. İnsan olarak durabilmek devam edebilmek. Her gün bir yerlerimizi, bir parçalarımızı bırakarak yürüdüğümüz bu yolda sarılmalıyız dört elle yaratabileceğimiz kadar bu dünyaya.

Durduğumuz anda daha çok oluyor kayıplarımız zamana ve zamanın getirdiği acımasızlığa. Yaşamın devamı adına gelecek için çocuklar için üretmeliyiz. Yarınları ve yaşadıklarımızı yarattığımızı unutmadan paylaşarak üretmeliyiz. Sevgi ile ötekilemeden, yargılamadan, çözüm bularak, yargıladığının bir gün sana kader olacağını bilemezsin. Yaşamanın zor zanaat olduğu şu günlerde paylaşarak ve üreterek yürümek hızlı adımlarla.

Denizin suyuna, insanlığının bir araya gelip çözüm üretemediği şu dünyaya ve dalgaların insanlık adına utandığı an'a.

Nurten Yurt